Ototeknikveri 30 Nisan 2019 11:21
Türkiye'nin Otomobili Girişim Grubu (TOGG) Üst Yöneticisi (CEO) Gürcan Karakaş, "Biz Türkiye için Türkiye'nin hamuruyla, fikri ham maddesiyle ama küresel ortamda rekabet edebilecek bir otomobille başladık ve otomobilden fazlasını yapmak üzere yola çıktık. Ve farklılaşacağımız nokta da budur." dedi.
"Yarının Kurulması-Hedef 2023" başlığıyla 2002'den beri gerçekleştirilen ve bu yıl "Geleceğin Hikayesi: Yarının Hikayesi Bugünden Yazılır" temasıyla düzenlenen Forum İstanbul 2019, ikinci ve son gününde devam ediyor.
Karakaş, etkinlik kapsamında düzenlenen "Geleceğin Endüstrisini Kurmak İçin Sürecin Neresindeyiz?" başlıklı oturumda yaptığı sunumda, sanayi devrimlerinin tarih boyunca toplumun derinliklerine kadar inen değişiklikleri tetiklediğini dile getirdi.
Otomobil açısından bakıldığında teknolojilerin değişmesiyle enerjide, ulaşımda, mobilitede ve iletişimde çok önemli değişimlerin olduğunu dile getiren Karakaş, şunları söyledi:
"İlk sanayi devrimiyle buhar makinasının icadıyla buharla çalışan otomobiller çıktı. İkinci sanayi devrinde özellikle otomasyonun devreye girmesiyle malum Ford'un T Model aracı ilk seri olarak üretilen araçtı ve daha sonra buhardan, kömürden, elektrik ve petrole dönüşü görüyoruz.
Bununla birlikte içten yanmalı motorların artık otomobillerden uçaklara kadar yayıldığını görüyoruz. Daha sonra 3'üncü sanayi devriminde elektronikle beraber otomasyonun çok ciddi boyutlara ulaştığını ve özellikle otomotiv sektöründe de otomotivin tüm dünyaya yayılmasını sağladığını söyleyebiliriz."
Karakaş, otomotiv teknolojisin çoklu boyutta uzmanlıklar gerektirdiğini ve bu uzmanlıkların artık otomobil fabrikasında veya teknoloji kullanılan her yerde çok önemli hale geldiğini dile getirdi.
4'üncü sanayi devriminde özellikle dijitalleşmeyle, nesnelerin internetiyle beraber, yeni iş imkanlarının ortaya çıktığını aktaran Karakaş, "Baktığımızda her yenilik, sanayideki her gelişme rekabetçiliği artırıyor. Çünkü verimliliği artırıyor. Verimlilik ve rekabetçilik arttığı zaman refah artıyor. Dolayısıyla herkesin temel motivasyonu refahını artırmak için, verimliliğini artırmak ve verimliliğini artırmak için de yeni teknolojiler geliştirmek." dedi.
Karakaş, dördüncü sanayi devriminin rekabetçilik ile verimliliği artırabileceğini, üretim maliyetleri düşürebileceğini, güvenlik ve kalite çıktılarının iyileştirebileceğini söyledi.
Araçların artık sadece bir taşıma aracı olmadığına işaret eden Karakaş, "Günümüzün otomobili artık sadece A noktasından B noktasına giden bir araç değil. Her geçen gün akıllı bir cihaza, bir bilgisayara dönüşüyor. Çünkü nesnelerin internetiyle aracın içerisindeki her türlü alt komponentleri, alt sistemleri dahi çevresiyle iletişime geçebiliyor." ifadelerini kullandı.
Panelin ardından bir katılımcının "İşinizi bırakıp neden Türk otomobil projesinin başına geçtiniz?" şeklindeki sorusunu yanıtlayan Gürcan, şunları kaydetti:
"Birincisi tabii ki her şey bir hayalle başlar. Ben yıllar önce Bosch Türkiye’nin Genel Müdürü ve TAYSAD'ın yönetim kurulu üyesiyken, sürekli ‘Biz Türkiye’de neden kendi markamızla bir otomobil üretemiyoruz? diye sorardık. Ama o zaman şartlarının uygun olmadığının da farkındaydık. Şimdi ne değişti? Şu değişti; 10 sene içerisinde otomotiv el değiştirecek çünkü tüm dünyada otomotiv sektörü ciddi bir değişim içerisinde. Yakın bir gelecekte, 100 senedir otomotiv teknolojisine sahip şirketlerin elindeki yetkinlikler ve tecrübelerin çok fazla bir kıymeti kalmayacak.
Çünkü otomotiv elektrikli araçlarla çok farklı bir yere gelecek. Bağlantılı araçlarla bir akıllı cihaza, otonom araçlarla bir yaşam alanına dönüşecek. 2035'in projeksiyonunu şu an yaptığımız zaman ki otomotivin kendisi çok kârlı sektör değildir, 2035'e baktığınızda kârın çok büyük bir kısmının mobilite ekosistemi olarak tabir ettiğimiz bağlantılı araçlarla, otonom araçlarla olan iş potansiyelinden geleceğini görüyoruz. Bunu kurgulayabilmek için şimdiden yola koyulmak lazım."
Karakaş, dünyanın ve Türkiye'nin önünde bu alanda bir fırsat bulunduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Türkiye'nin 50 yıldan beridir de klasik otomobilde tecrübe sahibi olduğunu düşündüğümüz zaman biz Türkiye'nin gençleriyle Türkiye'nin dinamiğiyle ve küresel anlamdaki yetkinliklerle ciddi bir değer yaratabiliyorsunuz. Biz 8 kriter belirledik. Dünyada otomobil üretmek isteyen, mobilite ekosistemi yaratmak ve oluşturmak isteyen birçok şirket var ama yapamıyorlar. Çünkü bu işin başarısı için gerekli 8 kriterin hepsini eş zamanlı uygulayamıyor veya aynı anda yerine getiremiyorlar. Başarı için ilk temel kriter bir fırsatın olması, doğru zamanda doğru yerde, doğru ekiple doğru yetkinlikte olmak, ki bu şartların hepsi bizde mevcut.
İkincisi Küresel rekabet gücüne sahip bir marka yaratmak ve hedeflenen pazar payına ulaşmak için gerekli ürün portföyünü oluşturmak, bir araçla değil seçim potasına girmek için en az 3-5 araçla pazarda olmak. Maliyet hedefini ve araç başına hedeflenen karlılığı yakalamak. Ülkemize ait fikri mülkiyet hakları ortaya çıkarmak. Konusunda uzman çok yönlü kişilerden oluşan bir takım ve müşteri odaklı, çevik ve özerk yapısı olan bir organizasyon yaratmak. Dünya standartlarında kalite yakalanması bir yana bu hedef de aşılarak beklentilerin üzerinde olumlu sürprizler yapmak. Akıllı araç ile akıllı nesnelerin bağlantısı. Otonom sürüş ile 3. Yaşam alanına dönüşmesi ve mobilitenin sadece ulaşım olmaktan çıkıp nesnelerle bağlantılı bir servis haine dönüşmesi, yani bir ekosistem ortaya çıkarmak ve son olarak uzun soluklu kararlılık ve yatırım gücünü ortaya koymak."
Yola çıkmadan önce 2 bin kişiyle görüştüklerini belirten Karakaş, "10’un üzerinde "focus grup" çalışmasıyla Türk insanın neler beklediğini bunu aracımıza nasıl yansıtabileceğimizi, aracın tasarımında çizgilerinde bunu nasıl ön plana çıkabiliriz diye konuştuk. Yani biz Türkiye için Türkiye'nin hamuruyla, fikri hammaddesiyle ama küresel ortamda rekabet edebilecek bir otomobille başladık ve otomobilden fazlasını yapmak üzere yola çıktık. Ve farklılaşacağımız nokta da budur." şeklinde sözlerini tamamladı.
Son Güncelleme : 01 Mayıs 2019